ile
gelmişlerdi. Ama son zamanlarda
buna vakit bulmak zor olmuştu.
Kapıyı açmadan döndü adam.
Gözleri hem Della’ya hem de
Belen’e gidip geldi. “İsterseniz
biraz yürüyebiliriz ama önce bir
şeyler içeriz diye düşünmüştüm.
Gece uzun! Bu gece size aidim. Ne
isterseniz yaparız. Siz karar verin.”
Annesi “Bence uygun.” dedi
ikisinin de yerine.
“Ben haşlanmış mısır yiyeceğim!”
dedi oğlan.
“Tamam. O halde sonra yürüyüş
yaparız. Sana da mısırı yol üstünde
bir yerden alırız.”dedi Della.
Genç adam arabasının anahtarını
görevliye verirken, gizlice iyi de
bir bahşiş verdi. “Geç saate kadar
lazım olmayacak. İyi bir yer
bul.”diye emretti. Sesindeki
emretmeye alışık ton, zenginliğinin
yanında otoriter bir karakteri de
olduğunu kıza hatırlatmıştı.
Hemen annesine yanaştı. Adam ile
yan yana yürümek istemiyordu.
İçeriye girdiklerinde, arkasında
yürüyen adamın, kendi yuvarlak
kalçalarına baktığına yemin
edebilirdi. Sadece adam değil,
kafeteryadaki her erkek başını
çevirip inanmaz bir gözle onlara
bakıyordu. Bu inanılmaz güzel iki
kadının etraflarına verdikleri ışık,
erkekleri bir sinek gibi etkiliyordu.
Aralarındaki yaş farkının az
olmasından dolayı iki kadın ana
kızdan çok kardeş gibi
gözüküyorlardı.
Sonra birçoğu yanlarındaki
kadınlardan dolayı utanarak
başlarını önlerine çevirdiler.
Gözlerinin ucuyla süzmekten de
kendilerini alamayanlar vardı.
Başgarson onları en gözde masaya
götürürken, Bora mecburen
başkalarının bakışlarını görmezden
geldi. Erkek olarak herkese
yumruk atmak istiyordu ama
sinirine hakim oluyordu. Daha
evvel de bir çok güzel kadınla
böyle yerlere gelmişti fakat hiç
birini kıskandığını hatırlamıyordu.
Belen özellikle adama uzak olmak
için karşısına oturdu. Adamın
gözlerindeki kıskançlığı hissetti.
Daha evvel hiçbir erkeğin
kıskançlığını içinde bu kadar doğal
hissetmemişti. Güzel bir duyguydu.
Hoşlandı.
Önce bir şeyler içmek istediler.
Genç kız adamın alkol
kullanmadığını çoktan fark etmişti.
Della da

<< 1 ... 9 10 [11] 12 13 ... 19 >>