gözlerini senden
alamıyordu...” diye hatırladı.
Görüntüsünü şimdi çıkaramıyordu
ama yaşına göre inanılmaz yakışıklı
olduğu hatırında kalmıştı...
“Bora bana onu hatırlattı bir an.
Uzun, çok yakışıklı ve...”
“Biliyorum anne!” diye sözünü
kesti kız. “Onun sana olan
ilgisinden rahatsız olmuştum.
Ama... ama şimdi bundan daha da
korkuncu var...” sesi bu gibiydi
ama gözleri yanıyordu.
“Nedir?”
Nefesini zorlukla alıyordu genç kız.
İnanılmaz bir kızgınlık yüreğini
kaplamıştı. Gözleri hızla parlak bir
ateşe dönüşmüştü...
“Bora’nın soyadı... Onun da soyadı
Karadağ... Onlar baba oğul...”
Della hakikaten şok geçiriyordu. İki
kadın birbirlerine anlamsızca
baktılar. “Yanlışlık olmasın?” diye
mırıldandı kadın.
“Nasıl olacak anne? Hatırladığım
kadarıyla, daha zayıf ama aynı
Bora’ya benziyordu. Ben sadece iki
dakika gördüm. Ama sen baygın
baygın adama bakıyordun...”
“Hiç de değil...” dedi Della
kendisini savunarak.
“Ama etkilenmiştin?”
“Evet, biraz olabilir.” Omuz silkti.
“Bana biraz yakınlık gösterdi ama
bir şey demeden de gitti. Evli
zannettim. Demek değilmiş?..
Sadece birkaç gün kaldı. Hiç
konuşmazdı. Senin yerine motele
ben bakıyordum. Arabası
bozulduğu için bizim motelde
kalmak zorunda kalmıştı. Arabası
tamir olunca da gitmedi, bir kaç
gün daha kaldı. ”
Otomatiğe takmış, aklında kalanları
hemen saymıştı. Gözleri artık
gerçekliğine inandığını
gösteriyordu.
“Evet, gerçekten de Bora’ya
benziyordu...” diye mırıldandı. “Bu
çocuğu bir yerden tanır gibi
olmamın sebebi bu... İkisi de aynı
model...”
Belen ise üzerindeki şoku atmış,
başka bir şok dalgasıyla
uğraşıyordu. Neredeyse sinirinden
ağlayacaktı.
“Dahası da var...” dedi annesine
isyanla. “Dahası da var. Deniz
Karadağ adı aklımda kaldı çünkü...”
Sustu... Midesi kramplar içinde
kasılıyordu. Ayağa kalktı. Dişleri
sımsıkıydı. Gözleri öfkeyle
yanıyordu. “Ama önce gidip
kontrol etmem lazım...”dedi
kızgınlıkla.
“Dahası ne?” diye hayretle sordu
annesi.
“Sana sonra
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
