adam döndü ve asansöre
yürüdü. Kendi katına çıkıp odasına
girdi. Aslında çok yorgun değildi.
Küçük Beren ile çok eğlenceli
saatler geçirmiş, bir sürü de balık
yakalamışlardı. Para ile balık
almaktan da keyifliydi doğrusu.
Çocuk o kadar ketumdu ki ablası
hakkında hiçbir şey anlatmamıştı.
Sadece ıvır zıvır üzerinde
konuşmuşlar, balık tutmuşlar ve
biraz da yüzmüşlerdi. Kısaca güzel
vakit geçirmişlerdi. Genç adam
babasından telefon aldığı ana kadar
oldukça keyifliydi. Şapkasını çıkarıp
bir kenara fırlattı. Ilık bir duş
üzerindeki kumu ve tuzu
atmasında faydalı olacaktı.
Banyoya girip kendisini basınçla
akan suyun altına bıraktı. Yüzünden
süzülen su, vücudundan kayarken,
bütün enerjisi geri geliyordu sanki.
Zaten fazla uyumazdı ama birkaç
gündür hiç uyku tutmuyordu
kendisini. Gözünü her kapayışında
muhteşem bir yaratığın görüntüsü
beynini meşgul ediyordu.
Ellerini ıslak fayanslara dayayıp,
suyun altında öylece kaldı.
Üzerindeki sabunlar süzülüp gitti.
Gözlerini yummuştu.
“Bu mücadeleyi nasıl
kazanacağım?” diye kendi kendine,
inlercesine konuştu. “Belen’i nasıl
ikna edeceğim?” Berbat bir
durumun ortasındaydı. Bu yaşına
kadar hissetmediği şeyler
hissediyordu.
Bu arada aşağıdaki resepsiyoncu
çocuk, ertesi gün için süit odayı
rezerve ederken, aklına birden
patronu gelmişti. “Eyvah!” diyerek
hemen telefona sarıldı. Genç kızın
odasını çaldırdı. “Evet, Belen
Hanım... Geldi... Eee... Beş dakika
falan oldu. Şey... Ben... Özür
dilerim. Unut....” Sözünü bile
tamamlayamadan telefon
kapanınca, hayretle ahizeye baktı.
Genç kız birkaç saat önce, Bora
Bey gelince hemen aramasını sıkı
sıkıya tembihlemişti. Aptal gibi de
unutmuştu bunu! İnşallah şimdi
gelip de kendisine kızmazdı!
Bora ise yukarıda duşunu
tamamlamak üzereydi. Tabii ki
başına gelecekleri bilmiyordu.
Güzel başlayan gün, kötü
bitebilirdi. Bir de babası girmişti
işin içine... ‘Bu deli adam neden
burasıyla bu kadar ilgileniyor ki?’
diye yine merak

<< 1 [2] 3 4 ... 13 >>