zorlanıyordu.
Parmaklarının altındaki kemik ve
kas yığınını hissetti.
Geçen gece, arabada yaşadıklarının
aksine, odanın içi şimdi fazla
aydınlıktı. Şimdi bu aydınlıkta,
olanca güzelliği ile gözüken diri
göğüslerine bakan siyah gözler,
ateşler içinde yanıyordu. Artık onu
durduramayacağını anlamıştı. Ona
doğru çekildiğini hissetti. Bekledi...
Ne hissedeceğini bilemeden
bekledi... Sert dudakların göğüs
uçlarında neler yapabileceğini
bilmiyordu. Nasıl zevkle
ürpereceğini?.. Kendisini ona
bastırdı. Gözlerini yumup küçük
tepeciklerin usul usul emilmesinin
hazzını algıladı. Birinden diğerine
geçen sabırlı dudaklar içinde
dayanılmaz bir ateş hissetmesine
sebep oluyordu. Bu ateş, bütün
vücudunu sarmak üzereydi. Hiçbir
zaman bir erkeğin üzerinde böyle
ateşler içinde yanacağını tahmin
etmemişti. Ve neredeyse beş
dakika önce, bu erkekten nefret
ettiğini haykırıyordu...
Dudaklarını geri çeken genç adam
kollarıyla Belen’i sardı. Belen de
ona sarıldı. Dudakları birbirleriyle
karşılaşırken, ikisi de artık durmak
istemediklerinin farkındaydı. Belen
bir elin eteğinin kopçasını
çözdüğünü fark etti. Fermuarı da
indiğinde, eteğiyle beraber iç
çamaşırının da sıyrıldığını anladı.
Biraz doğrulup bilinçsizce ona
yardımcı oldu. Bakışları karşılaştı.
İri bal rengi gözler henüz hüzün
doluydu...
Bora kendisini yatağın ortasına
çekerken, kızın elini bırakmamıştı.
Belen içinden gelen merak ve
heyecanla onu seyretti. Kalın
kollarını, geniş göğsünü, dümdüz
midesini... Karın kaslarını saran
havluya kadar sorun yoktu. O da
zaten iyice sıyrılmak üzereydi.
Belen yutkundu. Serbest kalan
eliyle uzanıp yavaşça havlunun
kıyısını tuttu. Gözleri önce adamın
gözlerine yöneldi. O bakışlarda
hiçbir ayıplama, sorgu yoktu. Bunu
ilk defa yaptığını biliyor muydu
acaba? Gözlerini elinin olduğu
yere götürdü. Çekinerek havluyu
çekti. Yumuşak havlu kolayca
açıldı.
Belen ilk kez bu kadar çıplak... bu
kadar güçlü... bir erkek vücudu
görüyordu. Üstelik de

<< 1 ... 7 8 [9] 10 11 ... 13 >>