Evdekiler seni
motelde, moteldekiler de evde
sanıyor. Kimse orada olduğunu
bilmiyor.”
“Sen... sen bizde misin?” dedi
cırtlak bir sesle... Bu ses de nereye
gitmişti? Son zamanlarda ne kadar
çok şey kaybediyordu! Hayretle
kocaman açılmış gözleri, sanki
adam telefondan kendisine
bakıyormuş gibi ekrana dikilmişti!
“Evet!”
“Cüretine inanamıyorum...” diye
bağırdı ona.
Adamın telefonun öbür ucundan
güldüğüne şimdi yemin edebilirdi.
Bu adamla ilgili hiçbir konuda
şaşırmamayı öğrenmeliydi. Tabii ki
beraber oldukları sürece! Beraber
olmak!.. Bu yataktaki beraberlikleri
çok iyiydi ama ya artık adama karşı
bir cazibesi kalmadıysa? Kendisini
elde ettiğine göre ilgisi biterse?
“Hadi, kalk gel buraya!.. Balıklar
pişmeye başladı bile... Annen
motele telefon açmadan önce
burada ol. Seni bekliyoruz.
Gecikme, yoksa aç kalırsın!” dedi
adam sakince. “O yatakta daha
sonra çok vakit geçireceksin.”
“Seni... seni terbiyesiz... alçak!”
Telefon kapanınca hızla yataktan
fırladı. Çarşafı üstünden atıp
banyoya koştu. Bir an banyo
aynasında çıplak bedenini süzdü.
“İyi, hiçbir değişiklik yok” dedi
rahatlayarak. Ne bekliyordu ki?
‘Ben artık bakire değilim!’ diyen
bir dövme mi olacaktı alnının
ortasında? Göğüsleri de o
mıncıklamaya göre hâlâ
sarkmamıştı! Alta bakmaya utandı.
Hemen duşunu aldı. Saçlarını
kurutacak vakti var mıydı acaba?
Islak saçlarla gitmesi doğru
olmazdı. Bir kenera düzgünce
toparlanmış elbiselerini aldı. İç
çamaşırını giyerken yine utandı.
Yıllarca kendisine ait olan
bedeninin özel kısımları, artık
kendini beğenmiş hiç tanımadığı
bir erkek için bilinmeyen değildi.
Ve... Gözünün önünde onun
heyecanlanmış hali canlanınca
duraladı... Bir erkeğin orasını
okşadığına inanabilir miydi? Ne
yapmıştı böyle? Kendisine
inanamıyordu. Yapmıştı gerçekten!
Dudağının kenarını ısırdı. Ah, yine
de çok harika bir vücudu vardı
Bora’nın...
Hemen saç kurutma makinesini
alarak saçlarını kuruttu. Şimdi,
akşamın bu saatinde dışarıya
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
