dedi
Della. “Az önce Belen yokken de
söyledim. Bu miktarda bir parayı
ödememek olmaz. Çok büyük bir
para! Belen de hiç kabul etmez...”
“Niye etmeyeyim?” dedi Belen
öfkeyle. “Ederim tabii!”
“Belen?” Annesinin ayıplayan sesi
üzerine sustu. Ateş gibi yanan
gözleri annesiyle adam arasında
gidip geliyordu. Ah... Şimdi annesi
olmayacaktı? Ona gününü
göstermekten nasıl da zevk alırdı!
Genç adam uzanıp ansızın Della’nın
ince, zarif elini kibarca tuttu. Bir
kardeş gibi sevgiyle tutmuştu.
Kocaman elinin içinde, annesinin
narin eli kaybolmuştu. Gözleri
gerçek bir samimiyetle parlıyordu.
“Della, sizin için vazgeçtiğim şeyin
bedeli, bunun yanında anılmaz bile.
Bu para benim için hiç önemli bir
miktar değil. İlginizin değeri benim
için çok daha yüksek. Şu sıcaklığı,
uzun zamandır hiçbir yerde
hissetmemiştim. Kendimi gerçek
bir ailede hissediyorum. Kendi
ailemin dışında ilk kez böyle
hissediyorum. Teşekkür ederim.”
“Yağcı...” derken burnunu kıvırıp
bu mide bulandırıcı manzaradan
gözlerini kaçırdı Belen. Della ise
yüzünün kızarmasına engel
olamadı. Yutkunup ters ters kızına
baktı. Bora hemen ekledi.
“Kızınızın inatçılığını biliyorum
artık. Başına buyruk ve sinirli...
Kimseye eyvallah etmeyen ters bir
kişiliği var ama...”
Belen gerçekten de sinirliydi ve
bunu açıkça belli edecek şekilde
homurdandı. “Ben hâlâ buradayım,
Boran Bey?”
“...ama...” diye devam etti adam
gülümseyerek. “Onu da ikna
edecek bir yöntem bulabileceğimi
düşünüyorum.”
Belen çatalını sertçe masaya
bırakıp ayağa kalktı. “Beni ikna
edemezsin. Tamam, bugün bir
kere ettin ama bir daha
edemezsin! Bunu o kalın kafana
sok! Ben gidip kahveleri yapayım.”
dedi sinirle. Geçerken adamın
başına dikildi. “Ama Boran Bey?
Saf annemi ve sana hayran
kardeşimi kandırabilirsin. Beni
kandıramazsın! Ben, yine de sana
güvenmiyorum. Bunu da böylece
bil!”
Bora gülümsemesi kesilmeden
Della’ya döndü. Hızla eve giren
kızın arkasından, söylendi. “Biraz
zor olacak tabii.” diye
<< 1 ... 10 11 [12] 13 14 ... 18 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
