artık
kendisine ait olmayan bir şey
görüyordu.
Saate baktı. Daha yedi buçuktu.
Sonra bir anda aklına adamın
dalmaya gideceği geldi. Gözleri
irileşti. Endişelendi. Gitmiş miydi
acaba? Ama daha çok erkendi?
Hızla giyinip saçlarını ensesinde
atkuyruğu yaptı. Sakin adımlarla
evden dışarıya çıktı. Annesi ve
kardeşi uyuyordu daha. İyi,
annesiyle bir süre konuşmak
istemiyordu. Adam annesiyle de
arasını bozmuştu. Tatlı annesi bir
anda o yabancının yanında olmuştu.
Bu satma olayını unutmayacaktı.
Hızlı adımlarla garajdan, ağaçların
gölgesindeki siyah arabanın
yanından geçti. Motele girdiğinde
sadece birkaç çalışan ortalıktaydı.
Onlara yalın bir şekilde selam
verdi. Hâlâ adam ile kendisinin
dedikodusunu yapıyor olmalıydılar.
Üstelik Bora’nın akşam kendileriyle
yemek yediğini sağır sultan bile
duymuş olmalıydı. Bakışlar bunu
gösteriyordu. Hızla resepsiyonun
yanından geçerken, yan gözle,
uyuklayan Ahmet isimli
resepsiyoncu çocuğa baktı. Zavallı,
kendisini görünce telaşla
doğrulmuştu.
“Ben terastayım.” dedi kısaca.
“Boran Bey dışarı çıkarsa haberim
olsun.” Durmadan yürürken
arkasından bakan çocuk mızıldandı.
“Ama... Boran Bey çıktı bile Belen
Hanım?..”
Kız yerinde çakıldı kaldı. Dönüp
çocuğa baktı dehşetle. “Ne...ne
zaman?”
“Oldu bayağı. Dalmaya gidiyormuş.
Elinde malzemeler vardı.”
Genç kız nefesini tuttu. Ne inatçı
bir adamdı bu böyle! Bu adam
yüzünden bütün hayatı heyecan ve
stres olmuştu. Kalbi hızlanmıştı.
Önce endişe etmeye gerek yok,
diye düşündü. Fakat bir saniye
sonra dayanamadı, dönüp, koşarak
motelin parkına gitti. Yeni
dedikodu malzemeleri vereceğini
biliyordu ama umurunda değildi.
Bu koşma olayı da bari fiziğine iyi
gelseydi? Yine de o kayalık burna
koşarak gitmek saçma olacaktı.
Hava hem çok sıcaktı hem de
mesafe uzundu. Oraya vardığında
bir karış olacak olan dili yüzünden
derdini bile anlatamazdı!
Bir kenarda müşteriler için
ayırdıkları üç bisikletten birisini
yakaladı. Çabucak üstüne
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
