kız
yüzünden o kadar dalgın olmuştu
ki, arkasına bu kadar yanaştığını
fark etmemişti bile.
“Biliyorum ...” dedi kıza doğru
merakla. Sapsarı saçları rüzgârda
salınırken, sivri çenesi ve incecik
boynu çok güzel duruyordu. Alnı
ve şakakları hafif terlemiş,
şakaklarına altın bukleler
yapışmıştı. Kızın neden burada
olduğunu bilmiyordu. Belen ellerini
cebine sokmuş, hafif soğuk, donuk
bakışlarla kendisini süzüyordu.
Dudakları da sıkılıydı. Biraz da
titriyor muydu ne?
“Yürüyüşe mi çıktın?” diye sordu
Belen’e.
“Evet, sayılır... Bisikletle
geziyordum ve... seni gördüm.”
Kız umursamazmış gibi yerinde
duruyor, ayağını kumlara
sürüyordu. Bora ne yapacağını
bilemedi. Böyle iki yabancı gibi
olmak hoşuna gitmiyordu. Kaşlarını
kaldırıp, gözünün ucuyla denizi
işaret etti. “Ben de biraz
yüzecektim...”
“Dalacak gibi görünüyorsun?” diye
sordu Belen umursamazca.
“Evet.” diye mırıldandı. “Niyetim
oydu.”
“Annem sana bu kayalıkların
tehlikeli olduğunu söylemeliydi!”
dedi haber yokmuş gibi.
“Hımm. Söyledi zaten. Ama ben
alışkınım!”
“Saçmalama... Burası çok
tehlikeli?..”
“Bir şey olmaz...”
Belen derin bir nefes almak istedi.
Fakat bu, onun için endişelendiğini
adama belli etmek olacaktı.
Yavaşça gerideki ağaçlarının sabah
güneşiyle uzayan gölgelerinden
birisine gitti. Normal bir tavırla
gölgelik kumların üzerine oturdu.
Sonra kocaman gözlerle kendisine
baktı. Bora, onun güzelliği
karşısında nefesinin kesildiğini
hissetti. En iyisi bir an önce
dalmaktı. Bu kız niye yere çökmüş,
niye öyle garip bakıyordu ki?
“Hayırdır?” diye merakla sordu.
“Motele dönmeyecek misin?
Belen kartlarını doğru oynamazsa
adamın doğruca denize gidip,
tehlikeli sulara kendisini
bırakacağını biliyordu. Sorusunu
duymazdan gelip eliyle yanındaki
kumlara dokundu.
“Gelsene...”
Bora gerçekten şaşkındı. Bir
denize, bir de kıza baktı.
“Şimdi gitmezsem, balık
yakalayamam...”diye diretti.
“Akşama tüm motele balık
ısmarlayabiliriz?..” Sırıttı ama
gözleri hâlâ
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
