hissediyordu. Şu harika
yaratığı kolları arasına alıp,
üzülmemesini söylemek istiyordu.
Ama kızın acı çektiği ve yalnız
kalmaya ihtiyacı olduğu öyle
belliydi ki, sessizce başını salladı.
“Peki. Git ama..., dediğim gibi...
Üzülecek bir şey yok. Henüz yok.
Ben babamı karşılamaya gitmek
zorundayım. Sen de çok çalışma.
Eve git ve akşam için dinlen...”
Kız ayağa kalkınca, bileğini
yakalayıp kendisine bakmasını
sağladı. “Ayrıca...”dedi tehditkâr
bir havayla. “...sakın bana
sormadan, benden habersiz bir şey
yapma!”
Belen onun ne demek istediğini
anlamamıştı. Elini çekip kimsenin
dikkatini çekmeden çıkışa yöneldi.
İncecik bedeni, uzun boyu,
savrulan saçları ve her adımda
çıldırtıcı bir şekilde salınan güzel
kalçaları ile şu an bile öyle güzeldi
ki. Bora dişlerini sıkıp arkasından
baktı kaldı. Bir şeyler kontrolünün
dışına çıkmadan, bu kızı
korkutmadan nasıl devam
edecekti?
Bora, Antalya’ya gidip, uçakla
gelen babasını karşıladı. Babası
gerçekten de uzun ve yakışıklı bir
adamdı. Eskiden beri babasıyla
gurur duyardı. Onu karşıladığında
elini sıkarken, kalabalık peronda ne
kadar dikkat çekici olduklarının
ikisi de farkında değildi. Aynı boy,
aynı fizik ve etkileyici bakışlar,
onları herkesten farklı yapıyordu.
Fakat Bora biraz babasına kızgındı.
Bu işi başına açtığı için, hayatının
düzenini bilmeden bozduğu için
kızgındı. Öğlen sıcağında, açık
klimanın eşliğinde oluşan serin
ortama bir de aralarındaki soğukluk
girmişti. Bu mesafeli ortamda
arabayla motele geri gelirken fazla
konuşmadılar. Aklı zaten kızla ve
olması muhtemel bebeğiyle
meşgul olan Bora, sessizdi. Babası
da sessizce dışarıyı seyrediyordu.
Motele vardıklarında, resepsiyoncu
çocuğun yardımcısı koşarak
ellerindeki küçük valizi aldı. Babası
da kendisi gibi fazla eşya
getirmemişti. İki uzun ve yakışıklı
adamın bulunduğu motel girişi
adeta dolmuştu.
Gözleri Belen’i arayan Bora,
babasına döndü.
“Benim biraz işim var, baba. Sen
çık dinlen. Bu akşam
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
