fırsatı
bulmak zor olacak. Bence en kısa
zamanda evlenmeliyiz. Hem de en
kısa sürede...”
Belen gülümsedi. “Öbür yaz?”
“Kesinlikle olmaz! Haftaya!”
“Sen... sen delisin! Şaka
yapıyorsun, değil mi?” Belen’in
gülümsemesi donmuştu. Bu adama
inanamıyordu? Yine kendisini
şaşırtmıştı.
“Beklemeye ne gerek var? Ya
hamileysen? İşimizi şansa
bırakamayız.”
“Çocuk için yani?” dedi Belen
hayal kırıklığıyla.
“Aslında benim için... Seni ne
kadar arzuladığımı anlatamam bile!
Fakat hamileysen bunu açıklamak
zor olacaktır. Seneye kucağımızda
bebekle nikâh dairesine gitmemizi
kabul edersen, sen bilirsin?”
Belen güldü. “İstemem... Onu
unutmuştum bir an. Kendimi hiç
hamile gibi hissetmiyorum. Ama
haftaya da çok erken değil mi?”
“Benim için bir saat bile fazla!” o
kadar ateşli konuşmuştu ki, Belen
kıpkırmızı oldu. Aceleyle anahtarı
kontaktan çekip arabanın kapısını
açtı. Buradan bir an önce
çıkmalıydı. Adamın konuşurken
bile yaydığı cinsel elektrik
dayanılacak gibi değildi.
Kapıyı açarken anahtarı tutan elinin
titrediğini hissetti. Adamın arzulu
bakışları onu da isteklendirmişti.
Kasıklarından bedenine yayılan
sızıyı bastırmak için aceleyle
anahtarı çevirdi. Dış kapıyı açıp,
döndü. Bora da arabadan aşağıya
inmişti. Yanan gözleri delici bir
şekilde genç kızın üstündeydi.
Belen uzaktan kumandayla arabayı
kilitleyip, genç adamın yanına
gelmesini bekledi. O içeri girince
kendisi de girip kapıyı yavaşça
kapadı.
Döndüğü anda adamın iri bedeninin
hemen önünde durduğunu gördü.
O kadar yakındılar ki, vücutları
neredeyse birbirlerine değiyordu.
Lambayı yakmamalarına rağmen
giriş yeterince aydınlıktı. O kara
gözlerdeki ihtirası görünce,
ürperdi ve anladı. Adamın sarılışına
hiç karşı koymadı. Arzulu
dudakların dudaklarında
gezinmesine, inleyerek izin verdi.
Geniş sırtına doladığı kollarıyla
adamı kendine çekerek, vücudunu
vücuduna yasladı. Birkaç dakika
sonra, kırmızı askıların sıyrıldığını,
ihtiraslı dudakların göğüslerinin
oluğunda,
<< 1 ... 8 9 [10] 11 12 ... 17 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
