bildirmesinder.
Biz şieler yehudi deyilik; biz
Mehemmediyik (s). Hezret Elinin
(e) teqibçilerini «şie» adlandıran
da melun Ebdullah ibn Seba deyil,
Resulallahın (s) şexsen özüdür.
Biz Ebdullah ibn Sebanı münafiq
ve melun bir kes bilirik. Delil ve
burhansız da heç bir ferd ve ya
desteye uymayın.
Sizin dediyiniz kimi, Hezret Elinin
(e) teqibçilerinin şie
adlandırılması Osmanın
zamanında olmamışdır.
Resulallahın (s) öz zamanında o
hezretin (s) xas sehabesine «şie»
söyleyirdiler. Çünki Hafiz Ebu
Xatemi Razi alimler arasında
mütedavil (etibar edilen)
kelamların tefsirine yazdığı
«Ezzinet» kitabında bele yazır:
«İslamda Resulallahın (s) öz
zamanında ortaya çıxan ilk ad
«şie»dir. Eshabdan dörd neferi
«şie» leğebiyle çağırırdılar:
Ebuzer Ğeffari; Salman Farsi;
Miqdad ibn Esvedi Kendi ve
Emmar ibn Yasir.
Qardaşlar düşünün, eger bu
termin bidet olsaydı, Resulallahın
(s) zamanında hezretin (s)
mexsus eshabından olan dörd
neferi «şie» leğebiyle çağırmaları
ve Peyğemberin (s) de bu
kelmenin bidet olduğunu bilib,
onları nehy etmemesi
mümkündürmü?! Bu sebebden,
onların - Eli (e) şielerinin qurtuluş
ehli olduğunu hezret
Peyğemberin (s) bilavasite
özünden eşitmiş olduqları melum
olur. Baxın, buna göre bele bir
meqamla iftixar edirdiler ve
eshab aşkar şekilde onları şie
adıyla çağırırdı».
[1]Revayeti neql edenlerin adı
söylenilmeden hedisi bir
mesumdan neql etmek.
[2] Ğulat - ifratçılar, Hezret Elini
Allah ve Allahın şeriki bilenler.

<< 1 ... 3 4 [5]