vur. Belelikle, ondan on iki çeşme (dörd terefin her birinden üç çeşme) qaynadı (axmağa başladı). Her bir ümmet özünün su içeceyi yeri tanıdı. Ağ ve üst-üste yığılmış buludu onların başları üzerinde kölgelik etdik ve onlara «menn» (bir növ ağac şiresinden hazırlanmış yemek) ve bildirçin nazil etdik «size verdiyimiz pak ruzilerden yeyin» (dedik). Onlar (öz itaetsizlikleri ile) Bize zülm etmediler ve lakin özlerine zülm edirdiler. («Beqere» suresinin 57-ci ayesine müraciet edin).
161. Ve (yada sal) o zaman(ı) ki, onlara (bele) deyilmişdi: «Bu şeherde (Beytül-Müqeddesde) meskunlaşın, onun istediyiniz yerinden istifade edin, «(ey Rebbimiz), bizim günahlarımızı tök» deyin ve bu qapıdan secde halında (tevazökarlıqla) daxil olun ki, sizin günahlarınızı bağışlayaq. (Onda) tezlikle yaxşılara artıq bağışlayarıq» («Beqere» suresinin 58-ci ayesine müreciet edin).
162. Belelikle, onlardan zülm etmiş kesler (hemin sözü) onlara deyilenden başqa söze deyişdiler (tövbe yerine buğda istediler). Bele olduqda, zülm etmelerinin cezası olaraq göyden onlara ezab gönderdik. («Beqere» suresinin 59-cu ayesine müraciet edin).
163. Ve onlardan deniz sahilinde yerleşen cemiyyetin (Medyen ehalisinin ve ya Felestinin Teberiyye denizinin kenarındakı Eyle şeherinin ehalisinin) halını soruş: o zaman ki, şenbe günü heddi (balıq ovunun haram olması hökmünü) aşırdılar; o zaman ki, onların balıqları şenbe gününde aşkar suretde suyun üzüne çıxır, şenbe olmayan günde ise gelmirdiler. Biz onları itaetsizliklerinin müqabilinde bele imtahan edirdik.
164. Ve o zaman ki, onlardan bir deste (digerlerini çekindiren desteye) dedi: «Ne üçün Allahın mütleq helak edeceyi ve ya şiddetli ezab vereceyi bir qövme öyüd-nesihet verirsiniz?» Dediler: «Rebbinizin dergahında üzrümüzün olması üçün ve belke onlar çekindiler deye!» (Demeli Musanın qövmü üç desteden - günahkarlar, onları çekindirenler ve sükut edenlerden ibaret idi.)
165. Belelikle, ele ki, onlara verilen öyüd-nesiheti unutdular,

<< 1 ... 19 20 [21] 22 23 ... 27 >>