haftanın böyle geçmesi beni ona bağladı. Gidip konuşmak farz oldu. Bir pazar çıkışı neden olmasın diye iş çıkışı yanına gittim ve seni daha yakından tanımak istiyorum dedim. Şaşa kalmış o yeşil gözleriyle gözlerime bakıyordu. arkadaş olarak mı deyince yıkılmıştım. ” Bir erkeğin kız, bir kızın erkek arkadaşı olamaz” dedim. Benim felsefem buydu. Anlamıştı. O akşamı numarasını alıp bitirmiştim. Geceler günler konuştum ve ilk tatlı kavgamızı etmiştik. İş çıkışı benle geliyorsun demiştim oda sorgusuzca kabul etmişti. İş çıkışı aldım ve kolundan tutarak götürüyordum. Merak için ”nereye gidiyoruz” sorusu hala kulağımda. Söylememiştim sadece gidiyorduk. Ama onu üzdüğüm içinde özür diliyordum. Porsuğun kenarına oturduk konuşuyoruz. Hemen üstünden patlatılan bir balonla kendisini gül yapraklarının içinde buldu güzel gözlüm. ” Ellerini ver, gözlerime bak ve beni dikkatlice dinle ” deyip teklif etmiştim. ” Acele olmadı mı sence ” sorusundan sonra hayır demem le birlikte. Evet cevabımı alıp sarılmıştık. Unutmuyorum o geceyi, 26 Ekim gecesini. Çok olmadı 2 hafta sonra düzey üstü kavgamızı edip aniden ayrıldık. Aradan 2 ay geçti ve ben onu hala çok seviyorum. Ve oda bunu çok iyi biliyor…
Yani Genç; ne olursa olsun aşk her şeye değer.
Aşk bir ömür tüketir, ama aynı zamanda seni yeniden doğduran tohumdur…
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç