ve ikimizi adeta kafesin içine hapseden
yağmurun sesi duyuluyordu.
"Kendini satıyor musun?" diye sordum sözlerimi yumu-şatmadan, dosdoğru.
Başını sallayarak onayladı, yüzünü elleriyle alelacele ört-müştü.
"Meli, inan ki yalnızca ağızla hizmet veriyorum, başka hiçbir şey yapmıyorum. Zamanzaman
istemiyor değiller... Ama biliyorsun işte... Bir sürü sağlık sorunu; yırtıklar, par-çalanmalar... Yemin
ederim ki, hiç yapmıyorum... Okul har-camalarımı karşılamak için. Biliyorsun benim ailem üstesin-den
gelemiyor..." Devam etmek, başkabaşka gerekçeler uy-durmak istiyordu. Ama ne önemi var ki, bunları
yapmaktanhoşlandığını biliyorum.
"Seni kınamıyorum kiErnesto ," dedim biraz sonra, bir
yandan da pencerede sinirsinir parıldayan yağmur damlala-rına bakıyordum.
"Gördüğün gibi herkes kendi yolunu çiziyor, kendi haya-tını yaşıyor. Az önce sen kendin söyledin.
Bazen seçilenyanlış yollar doğru olabiliyor, bazen de tersi oluyor. Önem-li olan kendi seçimimizi, kendi
düşlerimizi izlemek, çünkü ancak o zaman kendimiz için iyi olanı seçtiğimizi söyleye- biliriz. Şimdi,
gerçekten neden yaptığını öğrenmek istiyo-rum!". İkiyüzlülük yapıyordum. Biliyordum.
O zaman yumuşacık, duygulu, soran gözlerle baktı ve"Yasen? Sen neden yapıyorsun?" dedi.
Yanıtlamadım, ancak sessiz kalışım her şeyi açıklamayayetiyordu. Vicdanım sızımsızım sızlıyordu.
Susturabilmek için birdenbire, "Niçin benim için giyinmiyorsun?" dedim. "Şimdi durup dururken benden
bunu niye istiyorsun?" Nedenini ben de bilmiyordum.
Biraz tedirgin, usulca, "Belki de iki farklı kişiliği tek be-dende görmek güzel olabilir. Bir kadın ve bir
erkek aynı ten-de. Bir başka sır: Düşünmek beni uyarıyor, hem de oldukçafazla. Sonra özür dilerim
ama ikimizin de hoşuna giden birşey ve kimse bizi yapmaya zorlamıyor ki. Bir haz hiçbir za-man yanlış
olamaz, öyle değil mi?" dedim.
Beceriksizce gizlemeye çalışsa da pantolonunun altındaŞeyinin hareketlendiğini görüyordum.
"Peki tamam," dedi kurukuru . Dolaptan bir elbise, bir de
<< 1 ... 40 41 [42] 43 44 ... 107 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç
