du-daklarımdan, çilek renkli ve çilek gibi kokan dudaklarınıntadına
vardırarak öpmeye başladı. Ellerini kapıya dayamıştıve o anda bedenimde dolanmaya başlayan "iyi
saatte ol-sun"larındevinimlerine uygun hareket ederek onu okşarken, ellerim kol kaslarının gerginliğini
hissediyordu. Sonra öp-meyi kesti, başımı ellerinin arasına aldı ve usulca, "Yapalım mı?
Dudaklarımı ısırarak "hayır" diye yanıtladım, çünkü ani-den yüzlerce korku üşüşmüştü içime.
Tanımlanamayan, so-yut korkular. Belki de tatlılıkla anlatmak istediği şeyi anla-madığım için, yanaklarımı
tutan elleri ile yaptığı baskıyı ar-tırdı ve beni aşağılara doğru, "Bilinmeyen’Mkabaca göstere-cek biçimde
itti. Artık tam gözlerimin önündeydi! Erkeklikkokuyordu ve yüzeyindeki damarlar, onunla hesaplaşma zo
-runluluğumu anlatan bir gücün dışavurumuydu sanki. Kalanson çilek tatlarını kaçırarak, kendinden emin
bir şekilde du-daklarımın arasından içeriye girdi.
Sonra aniden beklenmedik bir şey daha oldu ve ağzımın içinde sıcak, keskin tatlı, yoğun ve miktarı
bol bir sıvı bul-dum. Yeni keşfedilen bu şey karşısında irkilmiştim. Elleriile başımı kavrayarak daha güçlü
bir biçimde beni kendisinedoğru çekti. Nefes nefese kalmıştı, zorlukla nefes alıyordu,öyle ki bir an için,
nefesinin sıcaklığının bana kadar ulaşabi-leceğini sandım. Ne yapacağımı bilemediğimden o sıvıyı yuttum.
Yutarken yemek borumdan öyle bir ses çıktı kiutandım. Ben hâlâ diz çökmüş dururken ellerinin aşağıya
düştüğünü gördüm. Başımdan tutup yukarıya kaldıracağınısanarak, gülümseyerek bekledim. Beklentimin
aksine mayo-sunu yukarıya çekti, mayonun terden ıslanmış bedeninde çı-karttığı acayip sesi duydum.
Kendi kendime ayağa kalktım ve gözlerinde beni rahatlatacak, kaygılarımı hafifletecek ve beni mutlu
edecek bir şeyler görmeyi, bir şeyler duymayıumdum.
"Bir şey içmek ister misin?" diye sordu.
Ağzımda hâlâ o keskin tat olduğu için sadece bir bardak
su istedim. Odanın diğer tarafına gitti ve birkaç saniye son-ra, elinde bir bardak su ile,
<< 1 ... 5 6 [7] 8 9 ... 107 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç