şey giyin-mem gerekiyor mu?" diye sordum.
"Ne giyersen giy, yeter ki yaşın anlaşılmasın. Herkes on sekiz yaşında olduğunu biliyor gerçi," diye
yanıtladıFlavio .
"Kim herkes? Kaç kişi olacak ki?" diye sordum Vale-rio’yadönerek.
"Kaç kişi olacağını biz de tam olarak bilmiyoruz. Beşçiftin geleceği kesin. Belki başkaları da gelir,
ama şimdidenbilmiyoruz".
Katılmaya karar verdim; üzgünümClaudio , benim gibi"irinin onu sevmeyi başarabileceğinden, onu
mutlu edecek kişinin ben olduğumdan çok emin değilim.
15 Haziran 2OO2
Yo, hayır, onu mutlu edecek kız ben değilim. Ben onu hak-ketmiyorum. Telefonum, ettiği telefonlar ve
gönderdiği me-sajlarla çınçın çınlıyor. Onu terk ediyorum, işte hepsi bu.Onu yanıtlamıyorum, hiç
yokmuş gibi davranıyorum. Enin-de sonunda bıkacak ve mutluluğu başka yerlerde arayacak- tır.
Öyleyse, içimdeki bu korku niye?
17 Haziran 2OO2
Sessizlik içinde, kısa ve havadan sudan konuşmalarla, karar-laştırılan deniz kenarındaki yere geldik.
Şehir dışında,va -macınöte yanında, dalgaların kayaları kum gibi ufaladığı ta-rafta bir küçük villaydı.
Issız bir bölgeydi ve ev biraz içer-lek, gözdenuzakdı . Yüksek bir giriş kapısından içeriye gir-dik, park
etmiş arabaları saydım, altı taneydiler.
"Geldik, tatlım," dediFlavio . Bana böyle seslenilmesine sinir olurum. Beni ne kadar tanıyor ki bok
herif. Bana nasıltatlım, şekerim, küçüğüm diye seslenebilir ki? Boğazınısıkasımgeliyor!
Kapıyı kırk yaşlarında, çekici, hoş kokulu birkadm açtı.Beni tepeden tırnağa şöyle bir süzdü
veFlavio’ya beğendi-ğini gösterir biçimde baktı, o da onu kibarca gülümseyerek yanıtladı. Duvarlarında
büyük soyut tabloların asılı oldug0uzun bir koridoru geçtik. Salona geldiğimde huzursuzladuydum,
çünkü aynı anda on tane inceleyen göz bana yöne >misti. Büyük bir bölümü erkekti. Kravat takmış ve
seçkin g
yimliydiler, bazısının gözünde küçük bir maske vardı amagenellikle yüzleri açıktı. Kadınlardan bir ikisi
yaklaştı ve ba-na soru sordular, ben deValerio ile daha önce
<< 1 ... 97 98 [99] 100 101 ... 107 >>
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç