Ali Savaş arayıp yeni gelen kızlardan biriyle görüşme
yapmam gerektiğini söylediğinde, telefonu yere
koyarak, ofladım. Akşam akşam görüşme mi
yapılırdı? Tamam, asistana ihtiyacım vardı ama,
şimdi değil ya. Çok yorulmuştum bu gün. Bir de
annem durmadan aradığı için sinirlerim bozulmuştu. Kadın hayır sözcüğünü anlamıyordu.
Kaç gündür arıyordu ama artık ben açmıyordum.
Onlardan, esas da ondan bir şey duymak istemiyordum. Hayatımı mahveden bir insanı neden
görmek isteyeyim? Annem neden bunu
anlamıyordu? Neden hala bu kadar gurursuzluk
yapıyordu? O adamın yüzüne nasıl bakıyordu,
aklım almış değildi. Hayatımızı mahv eden insanı
nasıl yeniden hayatına soktu, bir türlü anlamış değilim.
Fikirlerim kapının tıklaması ile bölündü. "Gir" dediğimde Fatih bey kızın geldiğini söyledikte
içeri almasını istedim. Koltuktan kalkarak masanın
karşısına geçtim. Başımı kaldırıp kapıya baktığımda
bir anlık dondum. Sade siyah elbiseli, kahve renk
uzun saçlı ve hayatımda gördüğüm en güzel ve
koca gözlü bir kız girdi içeriye. Öyle zarif bir yüzü vardı ki, bir anda kendimi büyülenmiş gibi
hissettim. Gözlerimi kapatıp kafamı sallayarak
resmiyetle gülümsedim. "Buyurun, hoş geldiniz. Buraya oturun lütfen"
diyerek sandalyeyi geriye çektim ve oturmasını
bekledim. Güzel bir gülüşle kafasını sallayıp
oturduğunda, ben de geçip onunla yüz yüze
oturdum. "Öncelikle kendimi tanıtayım. Ben Ali Mertoğlu, bu
holdingin iki patronundan biriyim ve bildiğiniz gibi
asistana ihtiyacım var." "Evet efendim, memnun oldum, ben de Selin
Yılmaz" diyerek elini bana uzattı. Bir anlık bir eline
bir yüzüne baktım. Sonra kızı beklettiğimin farkına
varıp elini sıktım. Ellerimiz değdiğinde havada
fişekletin uçuştuğuna yemin edebilirdim. O da
hissetmişti, yüzünde görebiliyordum. Hızlıca elimi geri çekip koltuğa yaslandım. "Kendiniz hakkında bir az bilgi verin lütfen. Göze
çarpan ve kendinize hoş olan özellikleriniz mesela,
mesleğiniz, haftada kaç gün boşsunuz, okuyor
musunuz falan" "İlk önce
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç