Kapıya bakarak kendimi
manevi olarak karşılaşacağım manzaraya
hazırladım. Sert bir ifade koyarak Seline bakmadan
kapıyı açtım ve içeri girdim. Alkol kokusu burnuma
dolduğunda yüzüm buruştu. Allahın cezası yine içmişti. Demek ki yine dayak vardı bu gün. Selin
elime sıkıca yapışarak birlikte salona geçtiğimizde
ikimiz de birden rahatlamış bir oh çektik. Babamız
koltukta çoktan uykuya dalmıştı bile. Sakince
beraber şişeleri toplayıp salonu bir az düzene
saldık, sonraysa odamıza geçip kapıyı kilitleyerek kapıya yaslandık. Bu gün galiba şanslı
günümdeydim. İlk olarak işe alındım, şimdi de
dayaktan yırttım. Seline baktığımda onun da
yüzünde bir rahatlama vardı. "Kaçta işde olmalısın?" "8de, ya sen?" "Ben de. O zaman süper, beraber gideriz."
Dediğimde Selin heyecanla kafasını sallayıp dolabı
açtı ve pijamalarını çıkarttı. Ben de aynısını yaparak
üstümüzü değiştirip makyajımızı sildik. Yüzüm yine
morluklarıyla çırılçıplaktı. Artık kendime aynada
bakamıyordum. O yaraları görmekten bıkmıştım, gururum, özgüvenim, insanlığım yerlerdeydi. Bir de
kendime bakıp ne kadar güçsüz ve acınacak halde
olduğumu hatırlamak istemiyordum. Zaten bunu
hatırlatacak bir sürü izler vardı bedenimde.
Aynadan ayrılıp saçımı topuz yaptım ve Selinle
birlikte yatağa girdik. Bir birimize doğru dönerek el ele tutuştuk. Selin hüzünle bana bakarak elimi sıktı. "Göreceksin, bu iş bize çok iyi gelecek. Bunu da
atlatmaya yardımcı olacak. Hayatımızda yepyeni bir
sayfa açıyoruz,Nazlı. Yeteri kadar para
biriktirdiğimizde yapacağımız ilk il bir ev tutmak
olsun" "Umarım sen dediğin gibi olur Selin. Evet, haklısın,
ben de öyle düşünmüştüm. Ee, anlatsana nasıl oldu
görüşmen?" "Ay Nazlı, süper! Patronu görecektin! Çok böyle
kibar, nazik, sandalye çekmeler, asansöre kadar
geçirmeler. Bir de çok yakışıklı. Sarışın ve mavi.
Gözlerinde nerdeyse kendimi kaybettim" parlak
gözlerle bana baktığında kahkaha attım. "Kızım sen görüşmeye mi gittin yoksa patronu
baştan çıkarmaya mı?" "Ya ben
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç