saat vaktin var. Öğleden sonra
saat 3te önemli iş adamıyla görüşmemiz var. Sen finans okuduğunu söylemiştin değil mi?"
Sorduğunda sadece kafamı salladım.
"Güzel,benimle birlikte o görüşmeye gireceksin ve
gerekli notları alacaksın. Sana şimdi bazı dosyalar
atacağım, onların fotokopisini çekip saat 3de her
birinden iki tane olmak üzere toplantı odasına koyacaksın. Toplantı bittikten sonra bu adrese bir
çiçek ayarla. Üzerinde "doğum günün kutlu olsun"
yazdır." "Başka bir emriniz?" Soğukça sorduğumda bir süre
kıyılmış gözlerle beni izledi. Ayağa kalkıp yavaşça
bana doğru geldi. 3 adımlığımda durdu. Yine o
ferah kokusu burnuma geldi,ama ona bir şey
çaktırmadım. Sanırım bu adamla ilgili beğendiğim
tek şey kokusuydu. Adamın parfümlerle ilgili güzel zevki vardı. "Dosyaları yarın sabaha bitirmeni istiyorum" gözleri
kıyık şekilde bana yukarıdan baktığında kafamı
dik tutup aynı bakışlarla ona cevap verdim. "Bitecek, siz endişelenmeyin" diyip arkamı dönmek
istediğimde kolumdaki yaramın üzerinden tuttu.
Acıdan nerdeyse inleyecektim, ama sesimi içime
basarak ifadesiz şekilde ona döndüğümde
dibimde olduğunu gördüm. "Bence bu kadar emin olma,Nazlı hanım. En azı 600
tane dosya var." Tamam itiraf edeyim, rakamı
duyunca bir anlık endişelendim,ama kendimi bu
ukala karşısında işten korkak göstermeyecektim. "Bence siz de beni bu kadar beceriksiz bilmeyin
efendim" dişlerimin arasından söylediğimde sert
ifadeyle bana baktı. "Ne kadar becerikli olduğunu göreceğiz, Nazlı
hanım" hanımı yine bastırarak dediğinde ona kafa
atmamak için kendimi zor tuttum. "Şimdi izin verirseniz, sıralamalı olduğum dosyalar
var" dediğimde kolumu yavaşça elinden çektim.
Hala sızlıyordu, ama aldırmadım. Bu adam beni o
kadar sinirlendiriyordu ki, artık acılarımı bile
unutmuştum. İyi, sinir gerçekten de insanı hayata
bağlıyormuş. "Gidebilirsin" soğuk şekilde diyerek arkasını
dönüp koltuğuna geçti. Arkama bakmadan hızla
odadan çıkıp kapıyı kapatarak kapıya yaslandım.
Allahım,sen
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç