da ben kızmazdım, ama sanırım o tersini düşünmüş olmalı ki, uzatarak adamın elini tuttu.
Adam nerdeyse kızın elini koparacaktı. Nazlı
hemen elini geri çekerek bir adım geri gitti. Onu
daha fazla rahatsız etmemesi için adamı kapıya
kadar yolcu ettim. Arkamı dönüp Nazlıya
baktığımda sırtı banaydı, ama elini durmadan eteğine sürdüğünü görebiliyordum. Bana taraf
döndüğünde yüzündeki ifade kaşlarımın
çatılmasına neden oldu. Ağlamsı bir ifade vardı,
yüzü buruş buruştu, kaşları kalkıktı, ve yine ve
yine elini sürüyordu. Benim baktığımı farkedince
kendine hemen çeki düzen verdi, ve boş bir ifade koydu yüzüne. Sanki bir an önce dokunsan
ağlayacak kız o değildi. Kekeleyip benden özür
dilemesini duyunca, onu duymazdan geldim,
çünkü özür dilenecek bir durum yoktu ortada. "İyi misin?" Ağzımdan sadece bu laflar çıkmıştı. En
az benim kadar o da şaşkın şaşkın bana baktı.
Neden sorduğumu bilmiyordum, ama ben hırçın
baş belası asistanımı geri istiyordum. Böyle titrek
küçük kız çocuğu hali ona hiç yakışmıyordu.
Gözlerini kapayıp sadece başını salladı ama iyi olmadığını görebiliyordum. Geri bir adım attığında
ne olduğunu bilemedim, birden bire Nazlıyı yerde
görünce gözlerim kocaman oldu. Yüzünde acılı bir
ifade oluştu. Koşarak yanına gidip elimi
uzattığımda gözlerini dolu olduğunu gördüm. Bu
kadar mı sert düşmüştü ki? Onu kaldırdığımda bir anlık yüzünde telaş gördüm ama nedenini
anlamadım. Bir kez daha iyi misin diye
sorduğumda yine aymı cevabı vererek iyi
olduğunu söyledi. Tam da arkasını dönüp defterini
almak isterken gözüm sırtındaki kan lekesine
değdi. Yüreğim sanki yerinden düştü. Şaşkın şaşkın gömleğindeki kırmızı lekeye bakıyordum. "Senin sırtın kanıyor..." Dediğimde Nazlının
donduğunu hissettim. Bana dönmesini bekledim
ama o sadece yerinde durup kalmıştı. Yavaş yavaş
yaklaşıp elimi koluna koyduğumda birden bana
dönerek geri zıpladı. Ellerimi yukarı kaldırarak bir
adım geri çekildim. Yüzünde dehşet ifadesi vardı. "Sakin ol, tamam. Noldu
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç