kez daha silince
getirdiği koyu mor gömleği bana uzattı. Kollarını görünce telaşla Seline baktım. "Ama bu kısa kollu!" "Artık idare edeceksin Nazlı. Olanım bu. Savaş bey
bir şey sorarsa yine kaza diyip geçiştirirsin işte" "Öff, tamam ver" diyerek gömleği alıp üzerime
geçirdim. "Nolmuş sırtıma?" "Allahtan kötü bir şey yok. Sadece sargılardan biri
koptu, darbeden sanırım hafifçe kanamıştı." "Tamam sağol canım, seni de işinden ettim" "Nazlı o ne demek, işim senden daha mı önemli?"
Sanki kalbi kırılmış gibi baktığında yanaklarını sıkıp
öptüm. "Tamam canım benim, hemen de alınma" diyerek
elinden tuttum ve beraber odadan çıktık. Tam da
asansöre gidecekken karşımı yene o Hülya aptalı
kesti. "Eğer Savaş bey seni korudu diye sevindiysen,
sevinme bence canım, senin buradaki vaktin çok
az" sertçe dediğinde sadece güldüm. "Bana bak sarı çimen, yıkıl gözümün önünden,
yoksa saçını eline veririm" Selin çıkıştığında
korkarak bir adım geri attı. Selinin omuzundan
bana baktı. "Dediklerimi unutma!" "Unutmam, hadi şimdi yalla yalla!" Diyerek elimle
gitmesini işaret ettiğimde dramatik bir nefes alıp
yanımızdan gitti. "Bu kim ya?" "Ne bileyim, çakma conconlardan biri işte, boşver"
diyerek geçiştirdim. Selinle yollarımızı ayırıp kendi
katıma çıktım. Odama girip defteri masama
bıraktım. Acaba şimdi mi versem ki? Aman, kendi
isteyince veririm, bir dakika fazla göremem onun
suratını. Masaya geçerek tanıdık bir çiçek mağazasını aradım ve Savaş öküzünün verdiği
adrese bir tane çiçek destesi sipariş edip, telefonu
yere koydum. Acaba kimin içindi? Yoksa sevgilisi
falan mı? Aman bana ne ki? Alemsin Nazlı, kiminse
kimin, bundan sana ne? Allah Allah. Kendime
başımı sallayıp yine ayakkabılarımı çıkararak dosyaları dizmeye başladım. Durmadan yine
çalışmıştım. Aç olduğumdan midem garip sesler
çıkarıyordu ama aldırmıyordum, çünkü bu işi
hemen bitirmem lazımdı. Saate bakmadan dosyaları
inceleyip yerlerine koyuyordum. Birden telefonun
sesiyle irkildim. Elime aldığımda

<< 1 ... 4 5 [6] 7 8 >>