tam dışarı çıkarken, yengem, "Fahri ,ceketinin altın
da sakladığın ne yengem !"dedi. Kendimi kaybet-
mişim, " Deli Şefket'i de ben vuracağım yenge !"
dedim. Yüzüme iki tokat attı. Gözümden çıngı çıktı
sanki..." Her şeyin bir sırası var !" dedi.."Acımın üs-
tüne bir acı da sen ekleme !"
Askeri cip, yine geldi, Bir jandarma cipten indi
pencereden gördüm. "Jandarmalar !"dedim. Yen-
gem, tabancayı benim elimden aldı, içeri gitti.
Babam, bitkin ayağa zor kaltı, gitti kapıya.
Tekrar geldi, " jandarmalar, kardaşımın vurulduğu
yerde keşif yapacaklarmış !" dedi.."Amcamın
ölüsünü ben de görmek istiyorum baba !"dedim
Askeri cipe bindik, Savcı Bey, "tamam gidebiliriz"
dedi..Babam, "kardaşımı kimin vurduğu belli mi ?
Savcı Bey "dedi..Onbaşı, " vaka yerinde, şüpheli
birini yakaladık !" dedi. "Sorguya çektik, Emin'i
ben vurdum "dedi.."Kardaşınızın borcu varmış ,bor
cunu vermediği için vurmuş...."
Babam, " Bu işte bir yanlışlık var Onbaşım !"
dedi. "Kardaşımın kimseye borcu yok, az-çok köy-
de varlıklı üç aileden biriyiz....! Bu şaşırtmaca ben-
ce...!"
Askeri cip, Kanlı kayanın orada durdu. İndik.
İki jandarmanın arasında, elleri kelepçeli, sakalları
uzamış, siyah kasketli, kasketinin tepesi yırtık, şal-
varlı, kara-kuru bir adam, ürkek nazarlarla bize
bakıyordu. Jandarma Onbaşısı, "Bu adamı tanıyor
musun ?" dedi babama. Babam, "bizim köyden
değil !" dedi.. Amcam, üstü gazete kağıtlarıyla
örtülü dere yatağında yatıyordu. Yalınız ayakları
dışardaydı. Amcamın ayaklarını tanıdım...Uzun ve
taraklıydı . Savcı Bey, "Bu adam, öldürdüğün Emin'
in, ağabeyisi, kardeşinin kimseye borcu olmadığını
söyledi...Bize doğruyu söyle, Emin'i niye vurdun ?"
"Karım' la yakaladım ikisini, çekip vurdum !
Hiç pişman değilim, namsumu temizledim savcı
Bey...! İnsan, namusu için yaşar..."
"Yalan söyleme...! Kardeşi, sabah tarlaya git-
ti dedi. Adamın cesedini çobanlar dere
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç