gelişlerini, güneşin
yakıcılığı geçinceye kadar kestirişlerini, ve otelin
bahçesinde kendilerine ayrılan masada yemek
yiyişlerini ,sonra sevdiği adamın beline sarılıp
kendini öpüşünü anımsadı.
Kayalar arasında küçük balıklar kaçışıyordu...
Bazı kayaları yosun tutmuştu. Kıyıya çekilen
kayık kaderine terk edilmişti sanki...Taban tahtaları
çürümüş, ve boyaları yer yer dökülmüştü. Kayığa
binip denize açılmak istedi. Kayığı çözdü, ve yavaş
yavaş, denize indirdi. Sonra kendisi de bindi.
Kürekleri ,mavi sulara batırıp çıkarmaya başladı.
Kürekler suyun içinde hareket ederken kayık
kıyıdan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlamıştı.
Vapurun kalkması da ,eve dönmesi de umurunda
dağildi artık
Kayık eski olduğu için yavaş yavaş su almaya
başlamıştı. Kadın birden paniğe kapıldı, kıyıdan
çok uzaklaşmıştı. "İmdaat ! Kurtaran yok mu ?"
diye bağırmaya başlamıştı. Sesi yankılanıyordu
ama kimse yardıma gelmiyordu...Küreklerden
biri o panikte yerinden çıkmış , ve denize düşmüştü
Kayığın içi tamamen su dolmuştu. Ağırlık artmıştı
Devrilmek işten değildi...Yüzerek kıyıya ulaşmak
tek çareydi..Zaman kazanabilirdi... Tam o anda
rüzgar çıkmış ,dalgalar yükselmeye başlamıştı.
Sesi de çoğalmıştı. Kayık birden ters dönmüştü.
Kadın, suyun içinde buldu kendini. Kıyı çok uzak-
lardaydı...Yüzmeye başlamıştı ama dalgalar yüzme-
sini zorlaştırıyordu. Nefesini idare etmeye çalışı
yordu. Ağzına ve gözüne sular yürüdüğü için
burnundan nefes almaya çalışmıştı ama kuvveti
giderek zayıflıyordu. Sonunda bir girdap yuttu
kadını...
ekrem 14 Ağustos 2007
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç