OSMAN GELECEK
başlık:osman gelecek
erden
- I-
" Osman gelecek!" derdi Gülbeyaz. Pencerenin
perdesini aralayarak, dışarı bakardı, beyaz bir
küheylanın üstünde, ayaklarında körüklü çizme,
başında kasket, ve kahverengi spor pantolon, için-
de, beyaz bir gömlek, rüzgar gibi pencerenin
önünden geçişini anımsardı.
Yaşlı kadın, "Kızım Osman yok, öldü o, artık unut
kör olasının adını ağzına alma !"diye öfkeyle
söylenirdi.
"Hayır !Osman ölmedi, o yaşıyor,siz yalan
söylüyorsunuz !"derdi.
Kapıyı, açık bırakınca, dağlara vuruyordu ken-
dini.Dağda sarı papatyalar, dağ çiçekleri topluyor
eve getirip bir vazoya koyuyor, Osman gelecekmiş
gibi, yemek masasını süslüyor, sandalyeleri yerleş
tiriyor, sonra, aynanın karşısına geçip, dudağını
boyuyor, eflatın kazağını , gri eteğini giyiyor,
saçını yabani dağ çiçekleri ile süslüyordu. Babası
Temur ağa, " Avrat , bu kız kafayı yemiş, sakın
kapıyı açık bırakma, birisi alır götürür, namusumu-
za leke sürer diye tembih ediyordu evden çıkarken
II
Temur ağa, götürmediği doktor bırakmamış,
kutu kutu ilaçlar, iğneler, ve Almanya'dan getirttiği
özel iğnelerin bir faydası olmamıştı.
III
Akıl hastanesinde " Ağır Şizofreni " teşhisi ile
özel bir odada tutuluyordu Gülbeyaz. Ben de tesa-
düfen, o hastaneye tayin olmuştum. Hastanın öz
geçmişini öğrenmek, tedavide bize yol gösterdiğin
den, çocukluğundan başlayıp, erişkinliğine kadar
başından geçenleri öğrenmek için, kızın babasını
istedim.
Bir gün, odamın kapısı vuruldu, içeriye siyah
gocuklu, iri yarı, kıvıcık ,yer yer aklar olan ,seksen
yaşlarında, dağ adamlarına has, iri kemikli bir
adam girdi. Şapkası elinde, gülümseyerek :
" Doktur beg, ben Gülbeyaz'ın babasıyım !"dedi.
Yer gösterdim. Sandalyeye oturdu.
"Gızım nasıl doktur beg ? "
" Adınız ? "
"Temur doktur beğim !"
"Bak Temur ağa, kızın ağır bir deprasyon
geçiriyor, iyileşmesi, önce biz doktorlara
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç