birine
aşık olmuş...O günden sonra, beyaz bir ata biner
bizim evin pencereenin önünden arada sırada geçer
miş..Bizim Mustafa görmüş, "Bana bak Cırrık'lar'ın
Osman, ecelin benim elimden olmasın, bir daha
bu pencerenin önünden geçersen, domdom kurşunu
nu doldururum ,bedenine !"diye uyarmış.
Osman, "Ben Cırrık'ların Bekir'in oğluyum !
istediğim gibi geçerim, hemi yol senin tapulu malın
değil !diye diklenmiş.
Mustafa, "Abim, duyarsa çokkötü olur ! Var git
yoluna demiş. Atı, kardeşimin üstüne sürmüş,
kardeşim de çevik bir delikanlıdır, Osman'ı atın
üstünden atmış, yerde kapışmışlar, Osman tabanca
çekmiş, bizimki elinden alırken, silah ateş almış
Osman ,kanlar içinde yere serilmiş, sonunda
hapisaneye düştü kardeşim...Cırrık'ların Bekir,
" Oğlumun kanına kan isterim !" diye kır bekçisi
Himmet'le haber yollamış...Kardeşim, gözü kara bir
delikanlı, ayni zamanda, iyi bıçak kullanır,
hamamda, Cırrık Bekir'in tuttuğu, paralı katil tara-
fından bıçaklanmış...Gülbeyaz, bir yandan
amcasının ölümü öbür taraftan sevdiği delikanlının
ölümüne çok üzülmüş...O günden sonra, durgun-
laştı, ve pencerenin perdesini aralayıp
"Osman gelecek !"diye bakıyormuş...Sonra, bakış-
ları değişti, kapıyı açık bulunca, alıp başını
gidiyormuş...Göstermediğim doktor kalmadı,
kutu kutu haplar, iğneler, şuruplar, Almanya'dan
özel getirttiğim ilaçların hiç faydası olmadı...
Mahalkede kadınlar, "kızını Cin çarpmış ,Cindere
götür !"diye bizim hanıma söylemiş...Ben pek
inanmam, hurefaya, işte böyle doktor beğ !"
IV
Dört yıl sonra akıl hastanesinden iyi oldu diye
taburcu edilen Gülbeyaz, bir sabah, tan yeri ağarır
ken, evden çıkıp gitmiş, Temur ağa bir yandan ,köy
lüler bir yandan her yanı aramışlar, en sonnda
umudu kesilen kafile köye dönerken, ıramağın
kenarında ,duran çiçekli bir eşarba takılmış yaşlı bir
köylünün gözü almış bakmış,arkadaşlar gelin !"
diye çağırmış, elindeki
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç