aşiret ileri gelenleri, komşu köyden
okuntuya gelenler yer-içerdi. Jandarma komutanı
tarafından , köyde silah atılması yasak edildiği hal-
de, yine, kafayı bulan gençler, hatta milletvekilleri
silah atarlardı...Her sene, düğünde, bu yüzden, ser-
seri kurşunla bir erkek, yahut kadın, kız, çocuk ,yaş
lı vurulurdu..
Köy Muhtarı, imam, düğünlerde silah atılmasını
önlemek için çok çalıştık ama, ne yazık ki önleye-
medik...
O acı olayı ta ki yaşıyana kadar.
* * * *
Osman, Zor ağanın tek oğluydu. Esmer
uzun boylu, siyah saçlı, iri kemikli, geniş omuzlu bir
delikanlıydı. Ağa oğlu olmasına rağmen, kimsenin
kalbini kırmamıştı bu güne kadar...Fakir köy kızla-
rının düğünne gider, onlara altın takar, köylünün
bir sıkıntısı olunca yardım eder..Marabaya, iyi
davranır, çok yakışıklı olduğu için, kızların kalbinde
ayrı bir yer ederdi.
Babası, yaşlanınca, tahsilini yarıda bırakarak
aşiretinin başına geçmişti. Cano, kız, sözlüsüydü.
Uzun boylu, esmer, siyah saçları ta topuklarına ka-
dar uzanan, burnu hızmalı, bir Acem kızıydı.
O gün, Osman , babasının dostu bir ağanın
düğününe davet edilmişti, Damların üstüne çıkan
kadınlar, kızlar, çocuklar, çalan davul-zurnanın
ahengine kendini kaptırmış, halay çekiyorlardı.
Deli Apti, Cano kızın ağa oğluna varmasını içine
sindiremiyordu. Kızı, bir düğünde görmüş, o gün-
den sonra, aklı-fikri ona takılıp kalmıştı.
Yaşlı annesi, "Oğlum, davul da dengi dengine ça-
lar, Cano kız, ağa kızı, senin gibi yanaşmaya varır
mı ?" diye vaz geçirmek için, çok uğraşmış, benim
o Osman denen adamdan neyim eksik ana ! Ben
ondan da yakışıklıyım, onu da bir ana doğurdu be-
n, de, ölünce, mal-mülk para etmiyor, zengin de
fakir de kuru bir kefene sarılyor !"diye öfkeyle karşı
çıkmıştı.
Osman'ın , bir ağanın oğlunun düğününe davet
edildiğini duyunca, köyün yanından geçen şoseye
çıkmış, bir otobüse el kaldırarak , binmiş,
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç