düğünün
olduğu köyün yakında inerek, köye yürüyerek
gitmişti.
Büyük bir bahçenin içine atılan masalarda
düğüne davet edilenler, hem yemek yiyor, hem
de içiyorlardı. Davetliler arasında Osman da vardı
Başında kahverengi bir kasket, ayaklarında körüklü
siyah çizmeler, beyaz bir gömlek, lacivert bir ceket
altında bej bir pantolon, halaya durulduğunda, kız-
ların gözü ondaydı. Cano kız, gözlerini, delikanlılar
arasında, halay çeken Osman'dan ayırmıyordu.
Damların üstünde, düğün evinin önünde, iğne atsan
yere düşmeyecek kadar kalabalık vardı.
Deli Apti, Osman'ın her hareketini dikkatle izli-
yordu. Kadınlar arasında, halay çeken erkeklere
bakan Acem kızı, güzelliği ile hemen dikkati çekiyor
du. Gözleri hep nişanlısındaydı Osman'ın...
Apti, hırsından ağzına kadar dolu rakı bardağını
bir yudumda tepesine dikti...Kafasının içinde sanki
binlerce arı vardı...Vızıldıyordu...Gözleri kanlanmış-
tı. Çatalla batırıp bir kavun dilimi aldı, avı geldi, geri
ağzından çıkardı...Halay , devam ediyordu. Abdi,
belinde, duran silahı yokladı. Düğün evinin daha da
kalabalıklaşmasını bekledi. Akşam olmuştu. Renkli
lambaların ışığında, davul-zurna sesleri ortalığı
yıkıyordu. Halay, hızlanmıştı. Osman, başta, elinde
beyaz bir mendil, dönüp duruyordu. Silahlar
çıkarılıp atılmaya başlandı. Apti, de kalabalığın ara-
sına girdi, silahını çıkarıp ateş etmek istedi
Tabancayı yukarı tuttu, tutukluk yapmıştı, tetiğe
dokundu, içinden küfretti, sonra tabancanın
namlusunu yana çevirdi, ve tetiğe tekrar dokundu.
Osman, tam alnının ortasından vurulmuştu, sendele
di, Cano çılgın gibi kalabalığın arasına daldı
"Osmaaaan !"diye bağırdı. Halay çeken erkekler
de donmuş kalmıştı. Deli Apti, o şaşkınlıktan yarar-
lanarak, bir kanadı kırık avlu kapısından dışarı çıkıp
gitti.
Osman, yerde cansız yatıyordu. Alnında
koyu bir kan, vardı, işliğine akıyordu.
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç