aranıyormuş, bakarsın, seni beğenirler, bir filmde
oynarsın..."
* * * *
Mustafa'yı o gün otobüsün içinde yanında bir
kızla gördüler. Bu arabacı Zalif'in küçük kızıydı.
* * * *
O gün yaşlı kadın, kızı gelmeyince, korkuya
kapıldı. Duvar dibi komşusuna gitti. Duvarcı
Nuri'nin oğlu, evlerinden çıkıyordu, avlu kapısında
karşılaştı. "Erol ! Bizim kızı gördün mü ?"dedi..
"Şey...! Teyze, sana söylemesi zor, Gülperi'yi
Mustafa adında bir serseri ile bir otobüsün içinde
gördüm..."
Kadın, göz yaşlarını tutamadı.
* * * *
Eve geldi..Arabacı Zalif, " nereden geliyorsun
gız ? "dedi..Yaşlı kadın, " Cehennemin dibinde !"ded
Yavrumun biri kendini astı, biri de bizden öç almak
için, evden kaçtı...Artık, eline kına yakarsın adam !
" N'oluyor yahu ? Bu evde neler oluyor ?"
diye öfkeli öfkeli baktı. Sonra, yataktan doğrulup
yatağın yanında duran bastonu alıp, karısına vur-
mak istedi. Ama göğsüne saplanan bıçak gibi
keskin bir ağrıyla, yığılıp kaldı.Ölmüştü Zalif .
* * * *
İstanbul, çeşitli insanların yaşadığı büyük bir şehir
di...Son günlerde, artan asayiş olayları polisin
canını sıkıyordu. Kapkaç, gasp, adam öldürme
fuhuş , almış başını gitmişti...Geceleri , daha da
tehlikeli oluyordu. Tophane, Edirne kapı, Karaköy
ve Beyoğlu, nda gece yarısındansonra dolaşmak
için mangal gibi yürek isterdi...
Mustafa, " S....de ablamın evi var geceyi orada
geçiririz, sabah da, film şirketine gideriz diye kızı
kandırdı. Oysa, ablamın evi dediği yer randövü eviy
di. Randövü evinin patronu, Fatoş, daha önce ,
basılmış, hapise düşmüştü, Mustafa'yla, da bir
parkta tanışmışlar, arkadaşlıkları ilerlemiş, sonra
dost hayatı yaşamışlardı. Fakat, askerlikten sonra
kadının izini kaybetmişti. Telefonunu yazmıştı cep
defterinin bir yerine.
Gülperi, ancak filmlerde gördüğü, Boğaz köprüsü
nü,denizde gidip gelen vapurları,kayıklara konup
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç