yazıp gönderdi..
"Sevgili biraderim, Nazlı'ya ,İstanbul havası
yaramadı galiba, iyileşinceye kadar, yeğenini yanı-
na gönderiyorum, ben de işleri yoluna koyum
seni gelip göreceğim, Zeliha'ya selam eder,
yeğenlerimin gözlerinden öperim, ayrıca Nur
hanımın da selamı var..."
* * * *
Dadı Atiye, ye, öz kızı gibi sevdiği Nazlı'dan
uzak kalmak zor gelmişti, buna en çok sevinen
üvey annesi Nur hanım olmuştu...Ayakta dolaşıyor
diye kızıyordu kıza...Asım Efendi, çok yaşlı olduğu
halde, sırf servetine konmak için evlenmişti onunla
Asım Efendi'nin Beykoz sırtlarında bir konağı,
Yalova'da da, çiftliği vardı, çiftliğin başında ise
Nur hanımın erkek kardeşi duruyordu, adı Nejat
olan bu genç, serseri ruhlu, sadist bir gençti...
Nazlı da da gözü vardı. Dadı bunu bildiği için,
Nur hanımın olmadığı bir gün, Asım Efendiye
" Bey efendi, ekmeğinizi yedim, çok hakkınız var
bende...Rahmetli eşiniz Münevver hanımı da çok
severdim...Diyeceğim şu ki, Allah gecinden versin
size birşey olsa, Nejat denen iblis, malınıza
mülkünüze konar, ölmeden önce, hiç olmazsa
konağın tapusunu kızının üzerine yap...!" dedi...
Asım efendi, Nur hanım ne derse ona inanırdı.
Saf bir adamdı...Nur Hanım, sinsi ve tilki gibi
kurnaz ve şeytana ters giydirecek planları vardı.
Akıllı bir kadın olan Nur hanım, "Nazlı'nın Karacabey
çiftliğine gönderilmesinde büyük rolü vardı...Asım
Beye, " kızı kardeşinin çiftliğine gönder !" diye
aklı o vermişti kendine...
*********
Nazlı çiftilikten dönmüştü, yüzüne biraz renk
gelmişse de, iştahsızlığı, neşesizliği hemen fark
ediliyordu.
"Küçük hanımısı, senin zayıflamana dayana-
mam ben diye, çarşafı başına geçirip, tranvaya
binip, Üsküdar'a geçti, orası eskiden mesire yeriydi
Kurbağalı dere, Kağıthaneye, eskiden zengin
aileler gelirdi...Faytonlar sıra sıra dizilmişti. Nazlı'nın
tarifi üzerine, faytoncu Ali'yi
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç