buldu...Onu konuştur-
mak için faytonuna bindi...
"Nereye hanımanne ?" dedi..
"Sür oğlum, ben ineceğim yeri söylerim sana!
dedi...Atı kamçıladı, Ali, at hızlandı.
" Delikanlı, nerelisin sen ?" Adın ne ?"
"Hayda, hanımanne ! Bilmece gibi konuştun !
Adımı sorup ta ne yapacaksın...! Garip Ali'yi ilk
sen adam yerine koydun...Muhacirim...!"
" Benim ki ,merak a oğlum...! Sordum işte
Ali, gülümsedi, "sormak gibi olmasın sen
kimsin hanımanne ? "
"Asım Efendi adını duydun mu ? "
"Böyle biri, bir gün, faytonuma bindi ya
nereli olduğunu bilmiyorum, yanında da, genç çok
güzel bir hanım vardı...
" İşte, ben onun ehliyalindenim ...Beni şu
köşede indir oğlum ...!" dedi..
Dadı Atiye indi, konağın avlu kapısından girdi.
Yemyeşil bir bahçe, ortasında fıskıyeli havuz
ve arnavut taşları arasında yürümeye başladı.
Süs eriği, laden, göknar , ve türlü süs ağaçlarıyla
çevrili konak, iki katlıydı...Üstte, Asım Efendi, ve
yeni evlendiği karısı oturuyordu. Alt katta ise
Dadı Atiye, Nazlının ve Ahçı ile hizmetkarların odası
vardı...Birinci Cihan Savaşı patlak verince, Asım
Efendi, ve Padişah yanlısı ailelerin huzuru kaçmıştı.
* * * *
Dadı Atiye, başından siyah çarşafını sıyırdı.
Nazlı heyecan içindeydi, "dadıcığım kim o faytoncu
öğrenebildin mi ?" dedi..
"Dur küçük hanımısı, faytoncuyu buldum,
adı Ali, muhacirmiş, daha fazla da soramadım...
Delikanlı, şüphelenirdi...Nazlı, dadıya sarıldı,
yanaklarından öptü..."Dadıcığım sen bir
tanesin !"dedi.."Beni tanıştır, onunla....?"
"Deli misin küçük hanımısı ! Üvey annen
kurt gibi, zaten şüphelendi, benim ağzımı aradı...
Nazlı ,ağlamaya başlamıştı. " Peki sus, yarın
hamam günümüz, hamamdan çıkınca, eve gelirken
eğer ,rastlarsak o faytoncuyu görürüz...!" dedi..
Eskiden, hamamda kadınlar, yıkanma
bahanesiyle kızları görür, beğendiği kızı oğluna
almak için, görücü
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç