sinekler, ıssırdıkça canı yandığı için , ikide bir
çifte atıyordu, başındaki yular demir bukağıyla
bağlı olduğu için, ipini koparıp gidemiyordu.
Eşeki getirdim. "Ana ! Ben de seninle geliyim !"
dedim.."Yok oğlum, sen babana lazım olursun !"
dedi..Sonra, bir taşın yanına çekerek, benim yar-
dımımla eşeğe bindi ve sürdü..
"Ana şoseden gitme ! Buğday kamyonlarından
ürküyor hayvan !" dedim
* * * *
Kepir tarlası, tam da Kayseri şosenin yanındaydı
Köyün, en verimli, en sulak tarlaları Kepir düzündey
di...Döne kadın, hem eşeğin üstünde, ayaklarını
sallayarak gidiyor hem de kendi kendine konuşuyor
du.
"Ah bacım ! Bir güne bir gün, gün görmedi,
kocası aksiydi, iki güne bir kavga ederdi,
Almanya'ya gitti, tam vaziyetleri düzeldi derken
büyük oğlu kendini vurmuş...Ama suçun büyüğü
kocasında, askerden yeni gelen oğlanın eline
dabanca ver, düğünlerde attır...!Neymiş , adeetmiş
adeti batsın, bu zıkım yüzünden , Çolak Musa'ların
düğününde, şehirden gelen amcasının kızı, kimin
attığı belli olmayan tabancadan çıkan kurşunla
vurulup ölmedi mi ? Yok anam, bu millette akıl
yok ! Evde, yiyecek ekmeği yok, tabanca alır
yeni yetme sıpasına ! Bizim güveyin de aklı yok,
oğlunun eline tabanca verip atış talimi yaptırıyor....
Ya, şu top mu ne zıkımsa, kazandı diye gündüzün
gözüne atanlara ne demeli...! Bacımın da aklı yok
muş, Nuri'nin sinirli olduğunu bile bile, nişanladı
zaar oğlan sevindirik oldu, nişanlısına gösteriş
yaparken kendini vurdu....
* * * *
Kepir düzündeki bazı tarlalar biçilmiş, bazısına
ise, tırpancılar girmiş biçmeye başlamıştı...Yaşlı
kadın, Temmuz sıcağında, zor nefes alıyordu,
havada en ufak bir esinti yoktu, yolda bir kaç sap
kağnısıyla karşılaştı, iki öküzün çektiği sap kağnısı
ağır ağır gidiyordu...Kara bir zağar, kağnının yanın-
dan tin tin koşuyor, bir Kenger dikeninin dibine
siğdikten
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç