"işedikten" sonra tekrar koşmaya başlı-
yordu...Bir tarla kelengisi, yerdeki yuvasından çıkıp
etrafına bakındı, sonra geri deliğine kaçtı. Uzakta
biçilmiş bir tarlanın içinde dört leylek, uzun gaga-
larıyla toprakta birşeyler arıyor, sonra başlarını
gök yüzüne kaldırıp tak tak diye sesler çıkarıyor
lardı...Taşlı tozlu köy yolu bitmiş, şoseye çıkmıştı
eşek...Karşıdan bir kamyon, toz bulutu arasında
hızla yaklaşıyordu. Eşek, gürültüyü duymuş anır-
maya başlamıştı. Eşekten indi yaşlı kadın, elindeki
üvendire ile hayvana vurmaya başladı...Eşek
ürktü, kulaklarını dikerek, çifte atarak anıra anıra
aldı başını gitti.
Nuri'lerin, tarlasının önü mahşer gününü hatır-
latıyordu. Yaşlı kadın, yaklaşırken ağıt sesleri
yükselmeye başlamıştı. Yeşil askeri cipin içinde
şoför oturuyordu. Olayı duyan Kepir düzüne
koşmuştu...Köylü erkekler, kızlar, kadınlar, çocuk
lar, yığının dibinde kendini vuran delikanlıya
bakıyordu. Savcı Bey, uzun boylu, saçları ağarmış
esmer, güneşten yüzü kararmış bir adama
"Olayı en önce gören senmişsin ? Anlat ,ne bili-
yorsan ?dedi.." Efendim, sap yığının üstüne uzanmış
yatıyordum, Nuri'lerin tarlası ile tuncuz... Nuri ,
geldi, oturduk, oradan buradan konuştuk...Bahar
gızla nişanlandığını duymuştum, hayırlı olsun
emmi oğlu !"dedim.."Düğününüz ne zanan ?"
"Tahir kardaş, Allah izin verirse , bu güzün düğün
olacak !" dedi..Sonra, belindeki tabancayı çözdü
bana gösterdi...Rahmetli Nuri gadar, silaha düşkün
olan adamı ben görmedim...Uzatmayım Savcı bey
bu tabancayı çıkardı, elindeki mendille sildi, bak
yeni yağladım...! Halis, Berat'ta dedi.."Nuri çok
iyisin çok hassın, ama şu tapancayla çok oynama !
Şeytan doldurur !" dedim..."Rahmetli çok çabuk
alınırdı...Küstü gitti...Yarım saat oldu olmadı, tak tak
diye bir ses duydum. Tarlalarımız yakın olduğu için
silah sesinin Nüri'lerin tarlasından geldiğini anladım
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç