Koştum ki, Nuri, sap yığının üstünde yatıyor...
İşliği kan içinde, elinin altında da bana gösterdiği
tabancası...İşte böyle efendim...
Orta Yaşlı bir köylü, " Nuri çok babayiğit bir
delikanlıydı Savcı bey...Böyükle böyük, küçükle
küçük olurdu, Zala kadının öbür uşakları kavgacıydı
neme lazım, Nuri başkaydı...!" dedi.." Tüm köy
gızları yangındı...Emme, Bahar kızdan başkasına
dönüp bakmazdı...Nazara gedi Nuri, ben onu bunu
bilmem...Kalabalıkta bir dalgalanma oldu,
"Zalanın bacısı Döne kadın bu !" dediler. Zala kadın
"Oy!...oy.!..Yiğidim, aslanım ,nasıl gıydın canına
diye saçını başını yoluyordu...
Nuri, yığının dibinde yatıyordu. Ölünün yanında
duran iki jandarma, meraklı kalabalığı cesede
yaklaştırmıyordu...Siyah kakülleri önüne düşmüş
ince sarı bıyıkları, yüzündeki çiller, onu daha da
da yakışıklı gösteriyordu...Gülümser gibi bakıyordu
insana, onu gören, bir ceset olduğuna inanmazdı...
Çizgili keten gömleğinin üstündeki katılaşmış kan
pıhtısı öylece duruyordu...
Zala kadın, bacısına sarıldı ağlamaya başladı.
Adli tıp raporu, ve balistik inceleme, olayda
dinlenen şahitlerin ifadesinden, Nuri adlı delikanlı-
nın, tabancasını temizlerken, tabancanın içindeki
kurşunlardan birinin kaldığını, o anda elinin tetiğe
değmesiyle tabancanın ateş aldığı, olayın bir kaza
sonucu olduğu kanatine varılarak , cesedin gömül-
mesine mani bir hal yoktur !"diye savcılıkça izin
verilmişti,...
Zala kadın, "kumandan bey, ayaklarının altına
kurban oluyum, Nuri'imi bana göster !" diye
yalvarıyordu. Kumandan, " Bırak oğlunu görsin
kadıncağız !" dedi..İki Jandarma çekildi...Yaralı
kadın, sap yığınının üstünde, cansız yatan oğluna
sarıldı, ağladı..."Nurim.!..Aslanım.!..Koçum, senin
yerine ben ölseydim keşke...! Azrail mi yelledi
seni ? Hani bana söz vermiştin, ana bir daha
silahla oynamaycağım diye ! Ah oğlum, nişanlına
ne
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç