kadar bu kızı seviyorsun, getir bizi tanıştır !" dedi..
"Şey...Bu kadar, ısrar ettin söyleyim, biz
taşralıyız, babam fakir bir köylü, ablam bir
fabrikada işçi, annem de bir dişçinin yanında
çalışıyor....! Şimdi öğrendin mi ? "
Ertan, "Fakirlik ayıp değil kızım ! Namusuyla
çalışan , emeğiyle geçinen insanlara saygım var
öyle zenginler bilirim ki, gençleri zehirleyerek
köşeyi dönmüştür....Bu evlenmemize engel teş-
kil etmez !" dedi..
* * * *
Ertan, annesine bu konuyu açmıştı. Kadın
" Babanla da konuştum, o da kızı getirsin bizle
tanıştırsın !" dedi..
Ertan, babasının konuya olumlu bakışına
çok sevinmişti...Gelelim, kız cephesine,
* * * *
Meryem kadının, kızının dalgın hali ve neşesiz
tavrı gözünden kaçmamıştı...
"Elif ! Yavrum, neyin var ? Yüzün solgun...
Derslerin çok mu ağır yoksa ? Okumak isteyen
sensin kızım...! Cahille, okumuş insanın farkı var
dediyse de, "anne üstüme düşme !" diye terslemiş-
ti annesini..".Ertan'ı çok seviyorum, ama bir yanda
korkuyorum ! Offf! Siyahla -beyaz nasıl bir birinin
zıttıysa, Ertan'ın ailesi ile benim ailem çok farklı !
diye geçirdi içinden . "
Ama, Ertan'ı kaybetmekten korkuyordu...
O gün, otomobilden, inip ,yeşillikler içindeki yalıdan
içeri adım atınca, heyecandan kalbi duracak gibiydi
nerdeyse...Cennet gibi bahçenin içindeki bir havu
zun kenarındaki şezlonga uzanmış, oturan Ertanın
annesi, Elif'e karşı çok sıcak davranmıştı.
" Hoş geldin yavrum !" dedi..
Elif, "Hoş bulduk efendim !" dedi..
"Demek oğlumun aklını çelen kız sensin...
Adın Elif galiba ? "dedi..Elif, hem terliyor hem de
çok sıkılıyordu...Ertan, hadi siz yukarı çıkın ben
de geliyorum dedi..
Ertan, kızı salona almıştı. Odanın içi geniş ve
ferahtı...Yerde, Bünyan halısı serili, koltuklar klasik
karşıda, büyükçe aynalı bir dolap, ortada mermer
bir masa, pencere yanında renkli bir televizyon
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç