uçak giriyor devreye, havadayız annem, kardeşim, ben ve bir ayım, iki bebeğim, uçak denen şey iniyor duruyor, merdivenler konuyor, tellerin arkasında büyükanneme doğru koşuyorum ağlayarak, ne olur artık bizi bir yere bırakma diye çırpınıyorum. Sonra yeniden "sarı bir araba"... Ama bu kez teyzelerim kapıda bizi bekliyorlar...
***
Bugün takıldım sarı arabalara, ruhumdaki susturmaya çalıştığım çığlıklara...
Aldırmaz görünsem de canımı yakan düşünceler var bugün içimde. Dedem çok hasta, ölebilir diyorlar, aldırmazdan gelmeye çalışıyorum, hemen gel diyorlar, akşam gelirim diyorum, vurdumduymaz sanıyorlar beni. Oysa ben içten içe çok korkuyorum, hayalimde çiçeklerle çevirdiğim duvarlardan ailemden bir kişinin çıkıp gitmesinden çok korkuyorum, veda etme düşüncesi bile beni parçalara bölüyor, düşünemiyorum
Hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalışıyorum, duygularım karışıyor. Uçaklar yine konuşmalara giriyor, sarı arabalar yine devrede uzakta olanlar gelmeye çalışıyor yine. Çocukluğumdan beri bitmeyen, tükenmeyen bir işkence gözyaşları, sallanan eller, sarı arabalar, uçaklar, telefonlar.
Yok hayır ben veda etmeye hazır değilim, daha olmaz. Dedem yine kalkıp oturacak, köyünü anlatacak, atlarını, köpeklerini, sarı saçlarını, çok sevdiği dedesini Kudüs'e gidip hacı oluşunu, atla yolculuğunu, pişirdikleri enteresan yemekleri.
Sinop'u anlatacak bana hiç gitmediğim uzaktaki atalarımın memleketini, diktikleri ağacı anlatacak, dedesiyle altında oturdukları masallar dinledikleri ağaçları, büyükannemi nasıl görüp de bir anda aşka tutulduğunu anlatacak. Sonra dönecek yine o güneş sarısı saçlarını anlatmaya, yeşil gözlerini açacak kocaman, gülecek yine... Daha konuşulacak onca şey varken, ölümden sözetmek niye...
»Sizden Gelenler
»Oxu zalına keç