EMEK;
İnsanın, doğayı değştirmek için gerçekleştirdiği bilinçli ve yararlı çalışma...İnsanlaşma emek’le başlamıştır, yüksek dereceli hayvanların tarihsel gelişme sürecinde içlerinden bir bölümü emeğiyle ötekilerden ayrılıp insanlaşmıştır. Hayvan doğadan toplar; insansa doğayı emeğiyle üretir, değiştirir ve hizmetine koşar. ‘’Önce emek’’ diyor bilim, sonra el, dil ve bunların ürünü olan düşünce. ‘’El, emeğin ortaya koyduğu bir üründür’’, düşünce ve onun özdeksel iskeleti olan dil de emek sürecinde insanların birbirleriyle zorunlu olarak kurdukları ilişkilerden doğmuştur. Emek, insanı ve insan toplumunu yaratmış, bunun sonucu olarak da insan beynini ve bilincini oluşturmuştur. İnsan, emeğiyle, doğayı değiştirirken kendisini de değiştirmiştir.
Değişme süreci, hayvanken insan olmayla başlar, baltalı insandan günümüzün uzaya ayak basmış atomlu insanına kadar sürer, şimdiden hayal bile edilemeyecek çok üstün aşamalara doğru sürmekte de devam edecektir. İnsanı insan eden ve doğaya egemen kılan emeğin özü ve nitelikleri tarihsel ve eytişimsel özdekçi felsefeyle açıklığa kavuşturulmuştur. Emeğin tarihsel serüveni, insanlık tarihinin serüvenidir. İnsanın bir emekçi olarak, emekçiliği dışında bütün öteki niteliklerinden arınmış bir emekçi olarak ortaya çıkması bu tarihsel serüvenin sonucudur. İnsanın ilk mülkiyet ilişkisi de kendi emeğinin sahibi olmakla başlar, insanın üretici emeğinden bağımsız varlığı her şeyden önce kendi üretici emeğinin malikidir.
‘’Emek, doğayla ve bundan ötürü doğal bilimlerle insan arasındaki en gerçek tarihsel ilişkidir. Emeğin, temel insan yeteneklerinin dışsal bir gerçekleşme biçimi olarak anlaşılmasıdır ki doğanın insansal özünün ya da insanın doğal özünün anlaşılmasını olanaklı kılar’’.
»Oxu zalına keç